|
|
 |
[Ana sayfaya geri dön]
Hakim Müstedrek'inde, Mehamilî İsbehanî'den yazdığı Emali'sinde, Deylemî de aynı tarikle Enes'in şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
"Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Yer yüzünde Allah Teala'nın Öyle melekleri vardır ki, kişinin hayırdan ve serden içinde bulunduğu durumu insanoğlunun diliyle konuşurlar."
Sebep
Hakim, (Sağlam olduğunu söyleyerek) ve Beyhakî, Enes'in şöyle dediğini rivayet ederler: "Hz, Peygamber ve ehl-i beytiyle oturuyorduk. Bir cenaze geçti. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Bu cenaze kimdir?" Dediler ki: "Allah ve Rasulü'nü seven, Allah'a itaatla amel eden ve taat yolunda koşan falan adamın cenazesidir. Rasulullah buyurdu ki: " vacib oldu, vacib oldu, vacib oldu."
Biraz sonra başka bir cenaze daha geçti. Dediler ki: "Bu da Allah ve Rasulü'ne buğz eden, Allah'a isyanla amel eden ve o isyan yolunda koşan falan adamın cenazesidir." Bunun üzerine Hz. peygamber (yine üç kere), "vacib oldu, vacib oldu, vacib oldu" diye buyurdu.
Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü! Hayırla yad edilen ilk cenaze hakkında da vacib oldu diye üç defa söyledin; kötülüğü yad edilen ikinci cenaze hakkında da aynen üç defa vacib oldu dedin. Bu nasıh olur?"
Buyurdu ki: "Evet ey Ebubekr, Allah'ın yer yüzünde öyle melekleri vardır ki, kişinin hayırdan ve serden, içinde bulunduğu durumu, insanoğlunun lisanıyla söylerler." (Cennet ve cehennemlik olduğunu haber verirler.)"
Müslim, Nesâî, İbn Mace, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet ederler:
"Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Sizi, (kendi halinize) bıraktığım müddetçe, siz de beni bırakınız. Çünkü sizden öncekiler, suallerinin çokluğu ve peygamberlerinin emirleri) üzerindeki ihtilafları yüzünden helak olmuşlardır. Size bir işi emrettiğim zaman, gücünüz yettiği müddetçe onu yerine getiriniz. Sizi bir şeyden men ettiğim zaman da onu bırakınız."
Sebep
İbn Hıbban, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah (s.a.v.) insanlara hitab ederek şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Şüphesiz ki Aziz ve Celil olan Allah, haccetmeyi üzerinze farz kılmıştır." Bunun üzerine adamın biri ayağa kalktı ve, "her sene mİ ey Allah'ın Rasulü?" diye sordu. Rasulullah buna cevap vermeyerek sustu.
Adam, sualini üç defa tekrarlayınca, Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Eğer, evet deseydim bu size vacib olurdu. Vacib olunca da buna güç yetiremezdiniz. (Öyleyse) sizi (kendi halinize) bıraktığım müddetçe siz de beni bırakınız. Şüphesiz ki sizden öncekiler, suallerinin çokluğu
Buharı ve Müslim, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet ederler:
"Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Benim şu mescidimdeki bir (vakit) namaz, Mescid-i Haram hariç diğer mescidlerdeki bin (vakit) namazdan daha efdaldir.
Sebep
Abdurrezzak, Musannaf adlı eserinde şöyle der: "İbrahim Mekkî'den işitiğime göre, ki o da Ata b. Ebi Rebah'tan şöyle demiştir: "Mekke'nin fetih günü Şüreyd adında birisi Peygamber(s.a.v.)'e gelerek şöyle dedi:
"Muhakkak ki Allah (c.c), Sana fethi nasib edince, Beyt-i Makdes'te namaz kılacağıma nezrettim." Bunun üzerine Nebî (s.a.v,), "burası daha efdaldir" diye üç defa tekrar etti. Sonra şöyle buyurdu:
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, eğer burada kılarsan bu sana yeter, (başka yerde kılmana gerek yok)." Sonra devamla buyurdu ki: "Bu mesciddeki (bir) namaz, bunun dışındaki mescidlerdeki yüz bin namazdan daha efdaldir."
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Bir Müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden kuş, insan veya hayvanın yedikleri şeyler, o Müslüman için ancak birer sadakadır.”
Buhari, Müslim
Hadisi Malik, Şafiî, Ahmed ve îbn Ebî Şeybe, Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. O şöyle diyor:
Rasulullah (s.a.v.) deniz hakkında şöyle buyurdu: "Onun suyu temiz, ölüsü helaldir."
Söylenis nedeni:
Ahmed, Hakim ve Beyhakî'nin, Ebu Heruyre'den rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: "Biz bir gün Rasulullah (s.a.v.)'ın yanında iken, o arada bir avcı çıkageldi. Dedi ki:
Ahmed, Hakim ve Beyhakî'nin, Ebu Heruyre'den rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: "Biz bir gün Rasulullah (s.a.v.)'ın yanında iken, o arada bir avcı çıkageldi. Dedi ki:
"Ey Allah'ın Rasulü, avlanmak kasdıyia denize gidiyoruz. Aramızdan biri de, yanında su kabını taşır ve biz, bir an evvel ava kavuşmayı ümid ederiz. Bazen isteğimize ulaşır, bazen de avı bulamayız. Ona ulaşılır zannıyla denizde bir hayli yol alınır. Öyle ki, ihtilam olunur veya abdest amak icab eder. Eğer bu su (kabdaki su) ile abdest alınsa veya gusl edilse, birimizin susuzluktan dolayı ölüm tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi muhtemeldir. Bu korkumuzdan dolayı deniz suyu ile abdest almamız veya gusul etmemiz konusunda ne buyurursun?"
Bunun üzerine Rasuluîlah (s.a.v.) buyurdu ki: "Onunla gusl de yapınız, abdest de alınız. Çünkü onun suyu temiz, ölüsü helaldir.
5. Hadis
[1]- Altı büyük hadis imamı, Ömer b. Habban'dan rivayet ettiklerine göre, o şöyle demiştir: "Ameller niyetlere göredir. Her kişi için ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah'a ve Rasulü'ne ise, onun hicreti Allah'a ve Rasulü'nedir. Kimin hicreti dünyaya İse ona ulaşır. Kimin de hicreti kadına ise onunla evlenir. Hicreti hicret ettiği şeyedir."
Zübeyr b. Bekkar, "Ahbaru'[2]-Medine" adlı eserinde şöyle der: "Bana Muhammed b. Hasan, önada Muhammed b. Talha b. Abdurrahman, ona da Musa b. Muhammed b. İbrahim b. Haris, ona da babası haber verdi ki: "Rasulullah, Ashabı'nın hummadan bitap düştüğü biranda Medine'ye geldi.
O esnada bir adam geli. Kendisi için hicret ettiği bir kadınla evli idi. Rasulullah (s.a.v.) minber üzerine çıktı ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar, ameller niyetlere göredir (bunu üç kere söyledi). Kimin hicreti Allah'a ve Rasulii'ne ise, onun hicreti Allah'a ve Rasulü'nedir. Kimin hicreti arzuladığı dünyaya yahut evlenmek istediği kadına ise onun hicreti hicret ettiğinedir." Sonra iki elini-kaldırdı ve üç defa şöyle buyurdu: "Allah'ım bizden vebayı uzaklaştır." Sabah olunca buyurdu ki: "Bu gece bana humma getirildi. Bir de ne göreyim, onu getiren yaşlı siyah bir adam elimi yakalamış şöyle diyor: " İşte humma onu görüyor musun?" Benden götür onu "Him"denen yere bırak dedim.
[1] HadisA Hadisin metni Ebu Davud'un lafzındandır. Ebu Davud, Kitabu't-Talak,
Buharî, 1/2, Kitabu'n-Nikah,7/4, Kitabu'l-Hiyel, 9/29,
Müslim, Kitabu'l-îmare, 4/572,
Nesâî, Kitabu't-Taharet,l/51, Kitabu't-Talak, 6/129,
İbn Mace, Kitabu'z-Zühd, 2/1413.
Görüldüğü üzere yukarıdaki hadis ve gelecek olan sebebinin mevzu başlığıyla alakası yoktur. Ancak Buharı, taharet bahsine bu hadisle başladığı için Suyutî de onunla başlamıştır. Yahut zahirî temizliği anlatan hadisten önce iç temizliğini anlatan hadisle başlamak istemiştir.
Sebep: Hadis zayıftır. Hadisin tarikinde bulunan Muhammed b. Talha b. Abdurrahman hata eden birisidir. Ve yine hadisin tarikinde bulunan Musa b. Muhammed münkerü'l-hadistir.
Hadisin siyak ve sibakından, sadece kadına ulaşmak maksadıyla hicret eden kişinin bu fiilinin zemmedildiği anlaşılmaktadır. Arzu ettiği şeyi hicrete bağlayana gelince, hadis olarak hicret edenin sevabının dışında (ondan daha az) sevaba ulaşır. Şu kadar var ki, sadece evlenmek maksadıyla hicret edenin fiili Allah için yapılmış hicret olmaz. Ancak iffeti korumak maksadıyla yapılan işler mubahlardan sayıldığı için sevaba nail olur.
Nesâî'nin, Enes (r.a.)'ten rivayet ettiği Ebu Talha'nın müslüman oluşu konusundaki hikaye buna misal teşkil eder. Enes şöyle demiştir: "Ebu Talha, Ümm-ü Süleym ile evlendiğinde aralarında mihir olarak İslam şart koşulmuştu. Ümm-ü Süleym, Ebu Talha'dan önce müslüman olmuştu ve ona "ben müslüman oldum. Eğer sen de müslüman olursan seninle evlenirim" demişti. Talha da müslüman olduve onunla evlendi. Bu, şuna hamledilir: O İslam'ı istedi ve bu yüzden müslüman oldu. Burada evlenmek maksadıyla müslüman olmanın mubah olduğu ortaya çıkmıştır. Bu, oruç ibadeti niyetini perhizle birleştiren kise gibidir. Yahut borçluyu yakın takibine alarak tavaf ibadetine niyet etmek gibidir.
[2] Mekke ile Medine arasında bir yerin ismi. Nihaye, 1/322.
Sevapla ilgili olan şeyle de Gazalî'nin görüşü şöyledir: Eğer kasıt dünya ise ve niyetinde de bu galipse ona sevap verilmez. Kasdı, din ise maksadı kadar sevap alır. Eğer maksadında din ve dünya birbirine eşitse ve ikisi arasında tereddütlü ise buna sevap yoktur. Fakat ibadete niyet edip ihlasla uymayan şeyleri ona karıştınrsa; Ebu Cafer et-Taberî'nin, Cumhur-ı Seleften rivayetine göre bu hususta ilk niyetine itibar edilir. Eğer ilk niyeti Allah için ise sonradan ona arız olan şeylerin bir zararı dokunmaz. (Ibn Hacer, Fethu'1-Barî, 2/16
|
|
 |
|
|
|
|