HZ.Ömer
 
Hz. Ömer r.a

Baba Adı: Hattab b. Nüfeyl b. Abdul Uzza
Anne Adı: Hanteme binti Haşim, b. Muğire, b. Abdullah, b. Ömer, b. Mahzun'dur. Hanteme Ebû Cehil'in amcası Haşim'in kızıdır. Hz. Ömer'in dayıları sayılırdı.
Doğum Tarihi Va Yeri: Takriben 588, 589, 583, Miladi diyenler varsa da doğru olan hesaplara göre: 584 M. olsa gerek. Mekke'de Fîl Vakasından (M. 571) 13 sene sonra doğmuştur.
Ölüm Tarihi ve Yeri: Hicrî 23. yıl, Miladî 645'de 63 yaşında şehit olmuştur. Medine'de Kabri Rasûlüllah (sav)'in bulunduğu yerdedir.
Fiziki Yapısı: Esmer tenli, Sedus kabilesi adamları gibi iri gövdeli, uzun boylu, kaba seyrek sakallı, hızlı yürür, gözlerinin akın da kır­mızılık vardı. İnsanlar arasında yaya yürürken binitli gibi yüksek görünüyodu. Kızıltırak çok saçlı başının tepesi açılmıştı.
Eşi:
1. Amcası kızı Atike binti Zeyd(Said b. Zeyd'ib bacısı),
2. Ümmü Gülsüm binti Amr bin Cerve el Huzai,
3. Cemile binti Sabit (Asım bin Sabit'inbacısı),
4. Zeyneb binti Maz'un(Osman b.Maz'un'un bacısı),
5. Halid b. Veüd'in bacısı Fâtıma binti Veiid (Haris bin Hişam'in dul eşidir)
Oğulları:
1. Abdullah bin Ömer,
2. Ubeydullah,
3. Abdurrahman,
4. Asım,
5. Zeyd,
6. Kü­çük Abdurrahman.
Kızları :
1. Hafza,
2. Cümeyle,
3. Rukeyye.
Gazveleri: Bedir, Uhud, Hendek, Hudeybiye, Hayber, Mekke'nin Fethi, Huneyn, Taif, Tebük Seferleri.
Hicreti: Mekke'den Medine'ye hicret eden muhacirdir.
Sahabeden Kiminle Kardeşti: Utban bin Mâlik..
Kabilesi: Ömer b. Hattab, b. Nüfeyl, b. Abduluzza, b. Ribah, b. Karz, b. Zirah, b. Rezah, b. Adiy, b. Ka'b, b. Lüey, b. Galip, b. Fihr, b. Mâlik, b. Nadr, b. Kinane'dir.
Lakabı/Künyesi: Faruk, Ebû Abdullah, Ebû Hafs.
Kiminle Akrabalığı: Rasûlüllah (sav)'ın kayınbabası, Asım bin Sabit'in eniştesi, Said b. Zeyd ile enişte ve kaynı Hz. Ali'nin damadıdır.
Hz. Ömer (R.a.), Rasûlüllah (sav)'i öldürmeye giderken onda dirilen adamdır. Hz. Ömer (R.a.), Müslümanların ikinci Raşid Halifesidir. İslâm'ı yeryüzüne yerleştirip, hakim kılmak için Râsûlüllah (sav)'in verdiği tevhidi mücadelede ona en yakın olan sahâbilerden biri de, Hz. Ömer (r.a.)'dır. Hz. Ömer (r.a), Fil olayından on üç sene sonra Mekke'de doğ­muştur. Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o, Büyük Ficar savaşın­dan dört yıl sonra dünyaya gelmiştir. Babası, Hattab b, Nüfeyl olup, nesebi Ka'b'da Rasûlüllah (sav) ile birleşmektedir. Kureyş'in Adiy boyuna mensup olup, annesi, Ebu Cehil'in kardeşi veya amcasının kızı olan Hanteme'di
Kaynaklar Hz. Ömer (R.a)'in müslüman olmadan önceki hayatı hakkında fazlaca bir şey söylemezler. Ancak küçüklüğünde, babasına ait sürülere çobanlık ettiği, sonra da ticarete başladığı bilinmektedir. O, Suriye taraflarına giden ticaret kervanlarına iştirak etmekteydi.
Cahiliyye döneminde Mekke eşrafı arasında yer almakta olup, Mekke şehir devletinin sifare (elçilik) görevi onun elindeydi. Bir savaş çıkması durumunda karşı tarafa elçi olarak Ömer gönderilir ve dönüşünde onun verdiği bilgi ve görüşlere göre hareket edilirdi. Ayrıca kabileler arasında çıkan anlaşmazlıkların çözümünde etkin rol alır ve verdiği kararlar bağlayıcılık vasfı taşırdı. Hz. Ömer (R.a) mizaç olarak müşavere adamıdır. Bazı insanlar fıtraten birtakım meşru görevlere meyillidirler. İşte Hz. Ömer (R.a.) de fitraten kendisiyle istişare edilme kabiliyetine sahip olan bir kimsedir.
Hz. Ömer (R.a.), sert bir mizaca sahip olup, İslama karşı aşırı tepki gösterenlerin arasında yer almaktaydı. Sonunda o, dedelerinin dinini inkâr eden ve tapındıkları putlara hakaret ederek insanları onlardan yüz çevirmeğe çağıran Muhammed (sav)'i öldürmeye karar vermişti. Kılıcını kuşanarak, Peygamberi öldürmek için harekete geçmiş, ancak olayın gelişim şekli onun müslümanlarm arasına katılması sonucunu doğurmuş­tu. Tarihçilerin ittifakla naklettikleri rivayete göre, Ömer (R.a)'in müslü­man oluşu şöyle gerçekleşmişti: Hz. Ömer (R.a.), Rasûlüllah (sav)'i öldürmek için onun bulunduğu yere doğru giderken, yolda Nuaym b. Abdullah ile karşılaştı. Nuaym ona, böyle öfkeli nereye gittiğini sor­duğunda o, Muhammed (sav)'i öldürmeye gittiğini söylemişti. Nuaym, Ömer'in ne yapmak istediğini öğrenince ona, kızkardeşi Fatıma ile enişte­si Said b. Zeyd'in yeni dine girmiş olduğunu söyledi ve önce kendi ailesi ile uğraşması gerektiğini bildirdi. Bunu öğrenen Hz. Ömer (R.a), öfkeyle eniştesinin evine yöneldi. Kapıya geldiğinde içerde Kur'an okunmaktay­dı. Kapıyı çalınca, içerdekiîer okumayı kesip, Kur'an sayfalarım sak­ladılar. İçeri giren Hz. Ömer (R.a), eniştesini dövmeye başlamış, araya giren kızkardeşinin aldığı darbeden dolayı burnu kanamıştı. Kızkardeşi ona, ne yaparsa yapsın dinlerinden dönmeyeceklerini söyledi:
"Biz müs­lüman olduk. Allah'a ve Rasûlüne iman ettik. İstediğini yapabilirsin. Ama biz asla dinimizden dönmeyiz." Kays anlatıyor: Said b. Zeyd'in Küfe mescidinde şöyle dediğini işittim: "Ömer'in müslüman olduğumuz için kızkardeşini ve beni iple bağladığını hatırlarım. Ömer daha o zaman müs­lüman olmamıştı.Hz.   Ömer (R.a.) kızkardeşi Fatıma'nın ve eniştesi Said b. Zeyd'in bu kararlılığını bildirmeleri üzeri­ne, onlara karşı merhamet duygulan kabarmaya başlamış ve okudukları şeyleri  görmek istediğini söylemişti:
"Muhammed'in ne getirdiğini görmem için az önce okuduğunuzu işittiğim şu sahifeyi bana veriniz." Bunun üzerine kızkardeşi Fatıma ona şöyle söyledi:
"Bizler, bu sahifeye zarar vermenden korkuyoruz." Bunun üzerine Hz. Ömer (R.a.) ona bu sahifeyi aynen geri vereceğine dair yemin etti. Kızkardeşi Fatıma onun İslâm'a gireceğini ümid etti ve ona:

"Sen şirk üzeresin ve pissin. Oysa böyle bir sahifeye ancak temiz olan kimseler el sürebilir." diye söyledi. Bunun üzerine Hz. Ömer (R.a.) kalkıp gusletti. Fatıma da ona sahifeyi teslim etti. Hz. Ömer (R.a.) sahifeyi okudu. Sahifede Tâhâ Sûresi'nin baş tarafı vardı. Bunun bir kısmını okuyunca kendi kendisine:
"Bu söz ne kadar güzel ve ne kadar şereflidir" diye söylendi. Habbab onun bu söz­lerini işitince saklandığı yerden çıkarak şunları söyledi:
  • "Ey Ömer, ben Allahû Teâla'nın Rasûlüllah (sav)'in duasını senin hakkında kabul ettiği­ni Ümit ediyorum.” Dikkat edilirse, Asr-ı Saadette müslümanlardan birkaç kişi bir araya gelip Kur'an dersi yapıyorlar, Kur'an ayetlerinin tefsiri üzerinde çalışı­yorlar. Bu nedenle diyoruz ki; Müslümanlardan birkaç kişinin kendi aralarında bir araya gelip Kur'an dersi yapmaları, Kur'an  tefsiri üzerinde çalışmaları, bir sahabe sünnetidir. Müslümanları bu işten menetmeye çalışanlar, Rasûlüllah (sav)'e ve ashabına düşman olanlardır! Habbab (R.a.)'in Rasûlüllah (sav)'in duasını hatırlatması üzerine Hz. Ömer (r.a), hemen orada imân etti ve Rasûlüllah (sav)'in nerede olduğunu sordu. O sıralarda müslümanlar, Safa tepesinin yanında bulunan Erkam (R.a)'ın evinde gizlice toplanıp ibadet ediyorlardı.
  •  
  • Hz. Ömer (R.a.), Habbab (R.a.) birlikte Daru'l Erkam'a gitti. Habbab (R.a.)'ın rehber­liğinde Rasûlüllah (sav)'m Daru'l-Erkam'da olduğunu öğrenen Hz. Ömer (R.a), doğruca oraya gitti. Kapıyı çaldığında gelenin Ömer olduğunu öğrenen sahabeler endişelenmeye başladılar. Zira Ömer silahlarını kuşan­mış olduğu halde kapının önünde duruyordu. Hz. Hamza (R.a.):
"Bu Ömer'dir, îyi bir niyetle geldiyse mesele yok. Eğer kötü bir düşüncesi varsa, onu öldürmek bizim için kolaydır" diyerek kapıyı açtırdı. Rasûlüllah (sav), Hz. Ömer (R.a)'in iki yakasını tutarak;
  • "Müslüman ol ya İbn-i Hattab! Allahım ona hidayet ver!" dediğinde, Hz. Ömer (r.a), hemen Kelime-i şehadet getirerek imân ettiğini açıkladı.  Rivayetlere göre Ömer (r.a)'in müslüman oluşu, Rasûlüllah (sav)'în yapmış olduğu; "Allahım! İslâmı Ömer b. el-Hattab veya Amr b. Hişam (Ebû Cehil) ile kuvvetlendir" şeklinde bir duanın sonucu olarak gerçekleşmişti.
anket
 


Bu sayfayı nasıl buldunuz?
Iyi
normal
idare eder
kötü

(Sonucu göster)


sehir ismi veriniz
 
 
Bugün 4 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol